19 Eylül 2012 Çarşamba

ABD Genelkurmay Başkanının ziyareti üzerine...


ABD Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey Türkiye’yi ziyaret etti. Ve bizim Genelkurmay Başkanımız ile bir görüşme yaptı. Bu görüşmenin ayrıntısını milliyet gazetesi şöyle açıkladı. Bizim genelkurmay başkanı ABD’nin PKK ya karşı istihbarat paylaşımını günlük 18 saatten kesintisiz 24 saate çıkarmasını ve incirlik hava üssündeki insansız hava araçlarının kullanılmasını istedi. ABD genelkurmay başkanı da Türkiye'ye 'Afganistan'da Taliban'la siz savaşın. El Kaide'siz Suriye için devreye girin' teklifini sundu.
Şimdi ilk bakışta al gülüm ver gülüm bir durum söz konusu gibi gözüküyor değil mi?. Ama değil.
Çünkü önce şu soruların sorulması gerekiyor. Biz ne istiyoruz? Neden istiyoruz? Kimden istiyoruz?
İlk sorumuzun cevabı. Biz istihbarat istiyoruz. Çünkü çok ciddi sayıda saldırıya maruz kalıyoruz. Ve neredeyse savaş halinde gibiyiz. Artık saldırılar terör saldırısı olmaktan çıktı. PKK cephe savaşı yapıyor. Vur kaç yapmıyor artık. Bu yaşadığımız terör değil önce bunu anlayalım. Bu adamlar bu cesareti nereden alıyor? Çok mu açıldık acep ne dersiniz??
İsrail 2 askeri kaçırıldı diye 1000 den fazla kişiyi katletti hatırlayanlar bilir. Şimdi dünyanın hangi coğrafyasında olursa olsun bir tane İsrail askerini bırakın öldürmeyi zarar verebilir misiniz? Yapamazsınız. Neden? Çünkü bilirsiniz ki nerede olursanız olun bu adamlar sizi bulur ve intikamını alır.
Biz gene konumuza dönelim. Ne demiştik? Biz istihbarat istiyoruz. O zaman ikinci sorumuza geçelim.
Neden istihbarat istiyoruz? Çünkü biz istihbarat toplayamıyoruz. PKK nın bitme noktasına geldiği 2000’li yılların başında askeri başarılar ileri düzeydeydi. Neden? Çünkü inanılmaz bir istihbarat akışı vardı. Heronlar filan yoktu. Terör saldırılarında heronlar gibi insansız hava araçları değil, insana dayalı istihbarat önemli rol oynar. Ülkeler arası savaş yapmıyorsunuz ki. Karşında binlerce kişilik ordu yok ki havadan fotoğraflar çekip bunları değerlendir. Adam gece terörist askere silah sıkıyor, gidip bir yerlere mayın döşüyor. Sabah o askerleri evinde misafir edip çay içiriyor. Bunu heronlar nasıl tespit edecek? Asıl sıkıntı burada. Anlaşılmayan taraf bu.
Sen gidip bu insansız hava araçları için okyanus ötesine birçok taviz veriyorsun. Neden? Bu acziyet değil de nedir? Sen Nato’nun en güçlü ordularından biriyim diyeceksin, sonra da burnunun dibinden istihbarat alamayacak aynı zamanda da 10.000 km ötedeki bir ülkeden yardım dileneceksin bana istihbarat sağla diye. Bunun adı nedir? Bunun tanımı nedir?
Bunca saldırıya maruz kalıyor Türk Askeri. Onlarca şehit veriyoruz.
Ve hiç soruyor muyuz bu ülkenin Milli istihbarat birimi ne iş yapar? Görevleri nelerdir? Hep askere yükleniyoruz. Hiç Milli İstihbarat Teşkilatı’nın adı geçiyor mu eleştirilenler arasında? Bu saldırılar yapılırken teröristlerin istihbaratı nereden aldığı sorgulanıyor mu?
Gelelim üçüncü soruya. İstihbaratı kimden istiyoruz? ABD’den ve İsrail’den. Bu ülkelerin PKK yı direkt olarak desteklediği, silah, mühimmat ve lojistik sağladığını artık ilkokul çocukları bile biliyor. Teröristlerin bu ülkeler tarafından eğitildiği de gayet net bilinen bir gerçek.
Şimdi en başa dönelim. Bizim genelkurmay başkanı ne istemişti ABD genelkurmay başkanından. “İstihbarat paylaşımının 24 saate çıkarılmasını ve insansız hava araçlarının kullanılmasını.”
Şimdi bu durum karşısında bizim ne düşünmemiz gerekiyor?
                                                                                             Ömer TAMDOĞAN





Aforizmalarım – Kısa Cümlelerin Uzun Yankıları - I "Hareketsiz duran her şey çürür, kokuşur.  Cevapların harap ülkesinde anlam, ne kada...