2 Ekim 2012 Salı

Liyakat sorunu...



Ülkemizin en büyük sorunu ne terördür, ne hayat pahalılığı...
Liyakat sorunudur.!!!
Osmanlının son üç yüz senesine baktığınızda yıkılmasının bir çok sebebini görebiliriz ama en önemlilerinden biri belki de buydu..
İşi ehline vermemek.
Nisa Suresi 58.Ayet’te “Emanetleri ehline veriniz ve insanlar arasında hükmettiğiniz vakit adaletle hükmedin…” der.
Yani işi ehline veriniz.
İşgal ettiğiniz ya da sorumlu olduğunuz koltuk, mevki neyse, orada otururken iş yaptıracaklarınızı, o işin  gereklerini yerine getirebilecek, HAKKINI verecek kişilerden seçiniz der. Bir işi yaptıracaksanız o işi en iyi yapabilecek kimse ona veriniz der.
Ben birileri bir mevkiye geldiğinde kendi kadrosunu kurmasına ya da tanıdıklarına öncelik tanımasına karşı da değilim velev ki o kişiler işin ehli olsun.
Fakat işin ehli olmak demek sadece yaptığın işin teferruatlarını bilmekle sınırlanmaz.
Eğer bir mevki işgal ediyorsan, o mevkinin adabını da sindirmiş olman gerekir.
Şimdi bizim Maliye’mizi emanet ettiğimiz İngiliz vatandaşı Mehmet Şimşek, akaryakıta yapılan zamları soran muhabire “bisiklete binin, bisiklete..!” dediğinde aklıma bu liyakat ve adap konusu geldi. Daha önce de zamlar sorulduğunda kendisine “onlar zam değil, güncelleme!!!” demişti.
Atatürk Orman Çiftliğinde Başbakanlık konutu için 3000 ağaç kesiliyor çıt yok. Ama bizim Orman ve Su işleri bakanımız 25 fidanımız Afyonkarahisarda cephanelik patlamasında şehit olunca beyanat verebiliyor:"Pakistan ve Hindistan'da da böyle patlamalar oluyor!!!"
Aslında bundan sonra orman yangınlarında da Genel Kurmay Başkanlığı Genel Sekreteri açıklama yapmalı. “TSK olarak ciğerimiz yandı!!! Ağaçları yakan elleri şiddetle kınıyoruz…”
2005 senesinde intihal yaptığı gerekçesiyle YÖK tarafından öğretim üyeliğinde çıkarılmış ve temyiz istemi Danıştay tarafından reddedilmiş Milli Eğitim Bakanı “Ben öğretmen olmak isteyenleri Eminönü camisinin önünde bekleyen güvercinlere benzetiyorum. Bekliyorlar ki biri önlerine yem atsınlar. Allahtan çocuklarım memur olmadı” diyebiliyor.
Yine aynı bakan : “Çocuklar arapça kuran okumayı öğrenecek ama anlamayacak” gibi bir cümle kurabiliyor.” Ama bilmiyor ki  Zuhruf Suresi’nde: 2–3 “Apaçık Kitap’a andolsun ki biz, anlayıp düşünmeniz için onu Arapça bir Kur’an kıldık.” yazar.
Ya da bir başbakan yardımcısı : “şeyini şey ettiğimin şeyi” der.
Bir diğeri: “ Birkaç Mehmet şehit oldu diye meclisi toplayamayız” der. Ama kendi maaşlarına zam yapılacaksa iki elleri kan da olsa koşar gelirler.
Örnekleri çoğaltmak tabi ki kolay. Uzatmanın bir faydası da yok. 
Okuyan biliyor, gören biliyor…
Demek ki işi ehline vermek önemliymiş. 
Ama o ehliyete sahip kişide aynı zamanda işgal ettiği makamın adabı da olmalıymış…
                                                                                                            Ömer TAMDOĞAN

Aforizmalarım – Kısa Cümlelerin Uzun Yankıları - I "Hareketsiz duran her şey çürür, kokuşur.  Cevapların harap ülkesinde anlam, ne kada...