19 Aralık 2013 Perşembe

Başınıza gelmeyince anlamayacaksınız değil mi?



Sayın Bülent Arınç abimiz döktürdü maşallah. Bazı sözleri vardı ki küçük dilimi yutacaktım.
NEYMİŞ EFENDİM, henüz ispatlanan bir şey yokken basına ve medyaya servis edilerek peşin hüküm verilmesinmiş… Soruşturma sürecinde gizliliğe uyulmuyormuş…
Ergenekon gibi balyoz gibi odatv davası gibi düzmece davalarda daha iddianame bitmemişken savcılık sorgu tutanakları basına servis edilmiyor muydu?
Savcıların sorduğu sorular neredeyse karar gibi yandaş gazetelerde yayınlanırken gıkınız çıkıyor muydu? O insanlar daha mahkemeye çıkmadan suçlu ilan edilirken neşeniz çok yerindeydi.
NEYMİŞ EFENDİM, Bir telefon açıldığında gelip ifade verebilecek kişiler neden sabahın 5 inde alınıyormuş…
60-70 yaşına gelmiş bu ülkeye hayatını adamış en yüksek rütbeli askerleri, gazetecileri, yazarları, bilim adamları bir telefonla ifade vermeye gelebilecekken sabahın 5 inde evlerine baskın yapılıp iki üç gün boyunca dolaylı yoldan işkence yapılarak (savcının kapısında saatlerce bekletilip, gecenin bir vakti doktor muayenesine götürmek sebebiyle uyumaları engellenip hastane sandalyelerinde iki büklüm bekletmek gibi…) süründürülürken vicdanınız sızlamıyordu. Gayet mutlu demeçler veriyordunuz.
NEYMİŞ EFENDİM, Kasetler, fotoğraflar servis edilecekmiş. Bazılarının bu kadar alçalabileceğini düşünmemişler. Saflığımıza verin diyor…!!!!!!...tekrar yazıyorum ”saflığımıza….
Yüksek rütbeli  askerlerin yatak odalarına kamera sokulup eşlerinin gencecik kızlarının görüntüleri çekilip servis edilirken sizden bir sitem duymadık. Bu nasıl bir ahlaksızlık, şerefsizlik demeniz gerekirken sus pustunuz. Sizin başınıza gelince “bazılarının bu kadar alçalabileceğini düşünememiştik. Saflığımıza verin” diyorsunuz…!!!
NEYMİŞ EFENDİM, Adli yargıyı etkilemek suçmuş…
Bu davalarda sizin istemediğiniz bir karar çıktığında hakimlere demediğinizi bırakmıyordunuz.  Sonrada ağır ceza hakimleri çocuk mahkemelerine atanırken ya da sürülürken adli yargıyı etkilemek gibi bir konu gündeminizde olmuyordu. Hoşunuza gitmeyecek bir tane karar alınabiliyor muydu o mahkemelerde… Kaç tane savcıyı ve hakimi nerelere sürdünüz biliyorsunuz değil mi?
NEYMİŞ EFENDİM, Bu kadar kişi aynı yerde olmamışlar, niçin birini bir ay önce, iki ay önce, sabahın beşinde evlerine baskınlar yaparak bu işleri başlatıyorlarmış?
Örgüt suçundan insanlar tutuklanırken birçoğunun sözde örgüt şemasına göre birbirlerini tanımaları hatta yakın ilişki içinde olmaları gerekirken cezaevi aracında tanışmaları sizin için ne anlam ifade ediyordu?
Birçok gazeteci, yazar, subay, bilim insanı bu davalar sayesinde tanıştı birbiriyle. Tanıştıkları yerlerde ya cezaevi aracı oldu ya da demir parmaklıklar arkası.
Velhası kelam Bülent ağabeycim keser döner sap döner gün olur hesap döner demiş eskiler. Bu hukuku bu kadar ayaklar altına almayın diye yakardı insanlar. Bu hukuk gün olur size de lazım olur dediler.
Ama başınıza gelmeyince anlamayacaksınız değil mi?
                                                                   Ömer TAMDOĞAN

Aforizmalarım – Kısa Cümlelerin Uzun Yankıları - I "Hareketsiz duran her şey çürür, kokuşur.  Cevapların harap ülkesinde anlam, ne kada...