Sayın Bülent Arınç abimiz döktürdü maşallah. Bazı sözleri
vardı ki küçük dilimi yutacaktım.
NEYMİŞ EFENDİM, henüz ispatlanan bir şey yokken basına ve
medyaya servis edilerek peşin hüküm verilmesinmiş… Soruşturma sürecinde
gizliliğe uyulmuyormuş…
Ergenekon gibi balyoz gibi odatv davası gibi düzmece
davalarda daha iddianame bitmemişken savcılık sorgu tutanakları basına servis
edilmiyor muydu?
Savcıların sorduğu sorular neredeyse karar gibi yandaş
gazetelerde yayınlanırken gıkınız çıkıyor muydu? O insanlar daha mahkemeye
çıkmadan suçlu ilan edilirken neşeniz çok yerindeydi.
NEYMİŞ EFENDİM, Bir telefon açıldığında gelip ifade
verebilecek kişiler neden sabahın 5 inde alınıyormuş…
60-70 yaşına gelmiş bu ülkeye hayatını adamış en yüksek
rütbeli askerleri, gazetecileri, yazarları, bilim adamları bir telefonla ifade
vermeye gelebilecekken sabahın 5 inde evlerine baskın yapılıp iki üç gün
boyunca dolaylı yoldan işkence yapılarak (savcının kapısında saatlerce
bekletilip, gecenin bir vakti doktor muayenesine götürmek sebebiyle uyumaları
engellenip hastane sandalyelerinde iki büklüm bekletmek gibi…) süründürülürken
vicdanınız sızlamıyordu. Gayet mutlu demeçler veriyordunuz.
NEYMİŞ EFENDİM, Kasetler, fotoğraflar servis edilecekmiş.
Bazılarının bu kadar alçalabileceğini düşünmemişler. Saflığımıza verin
diyor…!!!!!!...tekrar yazıyorum ”saflığımıza….
Yüksek rütbeli
askerlerin yatak odalarına kamera sokulup eşlerinin gencecik kızlarının
görüntüleri çekilip servis edilirken sizden bir sitem duymadık. Bu nasıl bir ahlaksızlık,
şerefsizlik demeniz gerekirken sus pustunuz. Sizin başınıza gelince
“bazılarının bu kadar alçalabileceğini düşünememiştik. Saflığımıza verin”
diyorsunuz…!!!
NEYMİŞ EFENDİM, Adli yargıyı etkilemek suçmuş…
Bu davalarda sizin istemediğiniz bir karar çıktığında
hakimlere demediğinizi bırakmıyordunuz.
Sonrada ağır ceza hakimleri çocuk mahkemelerine atanırken ya da
sürülürken adli yargıyı etkilemek gibi bir konu gündeminizde olmuyordu.
Hoşunuza gitmeyecek bir tane karar alınabiliyor muydu o mahkemelerde… Kaç tane
savcıyı ve hakimi nerelere sürdünüz biliyorsunuz değil mi?
NEYMİŞ EFENDİM, Bu kadar kişi aynı yerde olmamışlar,
niçin birini bir ay önce, iki ay önce, sabahın beşinde evlerine baskınlar yaparak
bu işleri başlatıyorlarmış?
Örgüt suçundan insanlar tutuklanırken birçoğunun sözde
örgüt şemasına göre birbirlerini tanımaları hatta yakın ilişki içinde olmaları
gerekirken cezaevi aracında tanışmaları sizin için ne anlam ifade ediyordu?
Birçok gazeteci, yazar, subay, bilim insanı bu davalar sayesinde
tanıştı birbiriyle. Tanıştıkları yerlerde ya cezaevi aracı oldu ya da demir parmaklıklar
arkası.
Velhası kelam Bülent ağabeycim keser döner sap döner gün
olur hesap döner demiş eskiler. Bu hukuku bu kadar ayaklar altına almayın diye
yakardı insanlar. Bu hukuk gün olur size de lazım olur dediler.
Ama başınıza gelmeyince anlamayacaksınız değil mi?
Ömer TAMDOĞAN