18 Mart 2014 Salı

Eğer kaybettiğimiz şeyin ne olduğunu unutmaya başlarsak...



“Eğer kaybettiğimiz şeyin ne olduğunu unutmaya başlarsak, onu yeniden elde etmek için nasıl mücadele edebiliriz?”
Defalarca okuduğum bir kitaptaki bu cümle, son zamanlarda bu ülkedeki siyasetin içine düştüğü duruma baktığımdan olsa gerek beni bu sefer çok fena vurdu. İktidar sahipleri ve kadrosu, bulundukları meclis,  muhalefet, medyanın önemli bir kısmı, aydın geçinen güruh başta olmak üzere bunlara çanak tutan sokaktaki vatandaşa kadar…
Yalanlar havalarda uçuşuyor… İftiralar yüzünden insanların hayatları karartılıyor… Hırsızlık, yolsuzluk, adam kayırma, ehliyetsiz insanların kadrolaşması akıl izan sınırlarını zorlayacak hadde ulaşmış… Ve bu bütün olanlar ayan beyan yapılır ve yaşanır olmuş… Siyasi arenada muktedir sıfatına haiz kesimin gizli kaydedilmiş ses kayıtlarında duyduklarımız şimdiye kadar bize öğretilen şeref, haysiyet, onur gibi kavramları yerle bir etmiş içeriklerle dolu…
Etrafları ve içleri iftiralar, yalanlar, hırsızlıklar,  yolsuzluklarla çevrelenmiş ve buna rağmen kendileri dışındakileri suçlayan, aşağılamaya çalışan bu güruhun, meydanlarda kendilerini çılgınca alkışlayan binlerce insanla birlikte çizdiği tablo neler kaybettiğimizin en acılı görüntüsünü oluşturuyor.
Bir bakın şöyle yaşananlara. Siyasilerin seviyelerine. Birçoğunun aymazlıklarına… Utanmazlıklarına… Ahlaktan ne kadar yoksun olduklarına…
Eğer bu durum sizde gerçekten büyük bir rahatsızlık oluşturmuyorsa, maalesef bu sarmalın içine siz de girmişsiniz demektir.
Şeref, haysiyet, onur gibi kavramlar sizin de hayatınız da bir yer teşkil etmiyor demektir.
Sadece lafta kalmış kavramlarla hayatınızı sürdürüyorsunuz ve insan vasıflarından yoksunsunuz demektir.
Hiç eveleyip gevelemenin bir anlamı yok. Mazeretler bulmaya da çalışmayın. Daha önce de bunlar yapılıyordu sığlığına hele hiç bulaşmayın.
Sizlere sesleniyorum bu ahlaksız, haysiyetsiz, onursuz durumları kabullenmiş insanlar.
Ya kaybettiklerinizin ne olduğunu hatırlamaya çalışın, ya da susun…!!!
                                                                                                                 Ömer TAMDOĞAN

Aforizmalarım – Kısa Cümlelerin Uzun Yankıları - I "Hareketsiz duran her şey çürür, kokuşur.  Cevapların harap ülkesinde anlam, ne kada...