29 Mayıs 2020 Cuma

İnci Kolyeli Kız

Bazen bir tabloya bakakalırsın ya da fotoğrafa.
Bir şey vardır önce anlamlandıramazsın ama sonra bakmaya devam ettikçe seni içine doğru çekmeye başlar yavaş yavaş.
Kimi detayları kelimelere dökmek kolaydır lakin kimilerine ya lügatin yetmez ya da göz değmesin istersin.
Kelimeler dökülmeye başladıkça bir anı da vücut bulur kimi zaman. Kimi zaman da hiç yaşamadığın ama hayalini kurduğun bir özlemde.
Ya da şairin dediği o “menatık-ı düşize-i tahayyülde” mai bir akşam esintisinde belki.
Diyelim ki çıplak omuzlara süzülen saçlar gördün bir resimde.
Tahayyülde denizlerden esen bir ince havayı çağrıştırabilir mesela.
O saçın her bir teli devasa bir dalgaya müsavi olabilir muhayyilenin o uçsuz bucaksız mai denizlerinde.
Ardından, "hüznüyle ufk-ı şama bakan" bir çift göz ile, "menekşeler gibi mütemadi sükun u samtı arayan" gönül, kendini ait olduğu bir beldede hissedebilir.
O belde neredeyse artık!
"Muhayyilenin hangi kıtasında?
Hangi bir nehr-i dûr ile mahdûd?"
Kim bilir?

Bir inci kolye gördün diyelim.
Vermeer’in Delft’i o belde olabilir mi diye düşünürsün bir an.
İnci küpeli o kız kolyenin içinden bakıyor mudur bana diye geçer aklından belki.
Ya da o kolyeyi boynunda taşıyan güzel, saf, leyli, ince kadın, istiridyenin yerini mi almıştır sorusu gelir aklına.
Dışında mı saklıyordur diye düşünürsün istiridyenin aksine...
Saklamak gizlemek ile olmaz ki sadece. Işığı göze tutarsan göz göremez olur ya hani…

Şimdi mütehayyilemde…
İnci kolyeli kadın… 
İnci küpeli kız… 
Mavi eşarp… 
Mai bir akşam…
Menekşeler…

"Mahkumuz,
Nefy ü hicre müebbet bu yerde…"
Ama mai gölgeli o belde...
Ne kadar cüda kalsak da hep aynı yerde…

Ömer TAMDOĞAN

Hiç yorum yok:

Aforizmalarım – Kısa Cümlelerin Uzun Yankıları - I "Hareketsiz duran her şey çürür, kokuşur.  Cevapların harap ülkesinde anlam, ne kada...